Cahit Kaşıkçılar yaşadığı zorlukları anlattı: Gerçek sanıp küfrettiler çanta ile vurdular

Cahit Kaşıkçılar, gazetelerin 3’üncü sayfasındaki insan öykülerini husus alan 90’ların kült imali “Gerçek Kesit”te canlandırdığı karakterlerle ismini duyurdu. Oyuncunun ünü ise toplumsal medyada üretimin paylaşılması ve kendisine “sarı bıyık” denmesiyle başladı.

Kaşıkçılar, oyunculuk macerasının başlangıcını şöyle anlatıyor:

“Bursa’da doğdum ve büyüdüm. Oyunculuğa birden fazla şahısta olduğu üzere orta okulda bir tiyatro oyununda rol almamla bulaştım. Oradaki rolümle ödül de aldım. Oyunculuk heyecanı içimde kaldı. 80’li yıllarda Yeşilçam’da İrfan Atasoy’un yanında asistan olarak çalıştım. Lakin oyuncu olarak değil, teknik takıma yardım ediyordum.

Bursa, Karacabey’de atların bakıldığı bir yerde tarihi sinemalar çekiyorlardı. Oradaki Cüneyt Arkın ve Serdar Gökhan’lı periyot sinemalarında figüranlık yapmaya başladım. Ayrıyeten üç arkadaş Güldürü Dans Üçlüsü üzere kimi yerlerde cümbüşler düzenliyorduk. Bursa’da Flash TV açıldı. Dublaj için birilerini arıyorlardı, beni çağırdılar. Ve kanala birinci teşebbüs o denli oldu.”

Dublaj yapmaya gitmişken oyuncu oldum

Cahit Kaşıkçılar, birinci kere 1993’te ekrana gelen 453 kısım süren “Gerçek Kesit”e amatör bir oyuncu olarak dahil olduğunu söylüyor:

“Yabancı sinemalar için dublaj görüşmesi için gittim ancak ‘Gerçek Kesit’te bir anda oyuncu olarak buldum kendimi. Birinci olarak yan rollerde oynamaya başladım. Akabinde başrol oldum. ‘Gerçek Kesit’in başında kıymetli ağabeylerimiz vardı.

Birinci olarak kısa bir diziydi sonrasındaysa dramaya çevirdiler. Tüm rol arkadaşlarımla orada tanıştım. Amatör oyunculardık hepimiz. Fakat tiyatroya gönül vermiştik. Çocuk tiyatrosu ile uğraşan ve sahneye çıkan arkadaşlardık. Bir bakıma bize okul oldu orası.”

Oyuncu, “Diziyi çekerken, içinizden ‘Ben ne yapıyorum’ diyor muydunuz?” sorusuna şu cevabı veriyor:

“Tabii ki bize de kimi sahneler komik geliyordu. 3 günde, imkansızlıklar içinde ve ivedilikle çekiyorduk. Konutta perdeyi kapatıp gece yapıyorduk. Biz de bu türlü bir şey olmayacağını biliyorduk fakat koşulları zorluyorduk. Bu işteki önceliğimiz eğlenmekti.

Kendimize bir hobi bulmuş üzere hissediyorduk. Bu meslek de bizi sevdi, bir daha da peşimizi bırakmadı. Televizyon değişti ve sonra imali durdurma kararı aldılar.”

En absürt bölüm hayalet sevgilimin olduğudur 

Cahit Kaşıkçılar, üretimdeki en absürt kısmı şu sözlerle anlatıyor:

“Kendi kendime konuştuğum, hayalet sevgilimin olduğu kısımdır. Ayrıyeten ‘Salıncak’ isimli kısım de çok komiktir.

Ortada bunun benzerilerini toplumsal medyaya çekiyorum. Biz de gülüyorduk alışılmış bunları çekerken. Kimileri aptalca bir iş yaptığımızı sanıyor. Fakat bu, yoklukta ortaya çıkmış projedir. Bir otomobil, bir ışıkla çekime giderdik. Öğlenleri makarna yerdik. Kendi konutlarımızda çekim yapardık.”

Oyuncu, lakabı olan “Sarı Bıyık”ı hiç kesip kesmediği hakkındaki soruya şu cevabı veriyor:

“Bölüm sonunda isimlerimiz yazılmazdı. Beşerler da bizi birbirinden ayırmak için kendi ortalarında isim takmıştı. ‘Sarı Bıyık’ ismi da bu türlü ortaya çıktı. Bir devir yurtdışına çıktım, 3 hafta sonra beni geri çağırdılar. Seyirci sarı bıyıksız izleyemiyordu programı. Bıyığımı hiç kesmedim. Çok âlâ bir dizide kıymetli bir karakteri canlandırırsam tahminen keserim. Lakin sarı bıyıktan ekmek kazanıyoruz, sonuçta kesmem.”

Gerçek sanıp küfrettiler çanta ile vurdular

Cahit Kaşıkçılar, “‘Gerçek Kesit’teki kıssalar uydurma mıydı?” sorusuna şu karşılığı veriyor:
“Olmuş bitmiş olaylardı. Gazetelerin 3’üncü sayfalarında buluyorduk haberleri. Akabinde savcılıktan detaylandırıyorduk. Senaryonun birçoğunu da ben yazıyordum. Biraz da hayal gücümüzü kullanarak bir hayat kuruyorduk. İnsanlara ders olması gereken olayların nasıl geliştiği ve sonuçlanması üzerine heyetiydi. Ana bahisteki şahısların, isimleri ve mesleklerini değiştiriyorduk.”
Kaşıkçılar, bu işte paranın ikinci planda olduğunu söylüyor:
“Biz parayı sevmiyoruz. Para ile benim uyumum olmadı ne yazık ki… Eşimle bir arada çiçekçi dükkanı işletiyorduk. Benim de asıl mesleğim fotoğrafçılıktır.”
Oyuncu, sokaktan nasıl yansılar aldığını şöyle anlatıyor: “İlk vakitler beşerler bunu gerçek sanıyordu. İzlenmeye başladıkça sokakta yaşlı bayanlardan büyük reaksiyonlar aldığım oldu. Küfredip, tükürdüler ve çanta ile bana vurdular.”

Perihan Savaş izlenmesini sağladı

“Perihan Savaş’ın ‘Gerçek Kesit’in sunuculuğunu üstlenmesinden ötürü izlenmeye başladık. Birden çığ üzere yayıldı. Biz işin başında bu kadar farkına varmamıştık, zira Bursa’daydık. Ne vakit İstanbul’a geldik o vakit farkına vardık ne kadar çok izlendiğini.

Perihan Hanım’la Onur Ünlü’nün ‘Gerçek Kesit: Manyak’ sinemasında bir ortaya geldik.

Artık gençler de toplumsal medyadan tekrar izliyor.

Programı korkarak, üzülerek ve gülerek izleyenler var.

Gülerek izleyenlere kendi YouTube kanalımdan komik görüntüler çekiyorum. Kendimizle barışığız.” 

Herkese pijama giydireceğim

“Tek kişilik bir şov hazırladım, ‘Gerçek Kesit ve Ötesi’ isminde. Oradaki anılarım yer alıyor. Tıpkı vakitte da seyircileri sahneye alıp programı yaptıracağım. Flash TV oyunculuğu üzere olacak. Meşhur pijamamla sahnedeyim. Gelen seyircilere de pijama dağıtıp salonda o denli oturtmak istiyorum. Ben profesyonel ve amatör oyuncuların ortasındayım. Çok da berbat bir oyuncu olmadığımı düşünüyorum.”

Çocuk tiyatrosu yaparak Anadolu’yu dolaşıyorum

65 yaşındaki Cahit Kaşıkçılar, şimdilerde tiyatro ile geçindiğini ve orta sıra birtakım dizilerde rol aldığını söylüyor:
“Tiyatro ile geçiniyorum. Bursa’da yaşıyorum. ‘Gerçek Kesit’in ekmeğini yiyorum. Başka karakterlerin de alışılmış çıkarı oluyordur.
Ancak ben daha faalim. Toplumsal medyaya görüntüler çekiyorum ve o devamlı gündeme geliyor. Kendi çapımızda çalışıyoruz. Biz eğitim görmedik. Kendi kendimizi eğittik. Doğal oyuncuyuz.”
Bir devir oyunculuk yapmadığını söyleyen Kaşıkçılar, “O periyot hafif bir buhran yarattı bende. Öteki oyunculardan birkaçı Hacivat ve Karagöz ustası. Biri radyoda program yapıyor. Hepsiyle görüşmüyorum. Benim de kendi tiyatrom var. Çocuk tiyatrosu ve Anadolu’ya turneye çıkıyorum” diyor.
Oyuncu, eşinin her vakit en büyük destekçisi olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Ben babasız büyüdüm, kardeşlerim var. Esasen çocukluktan beri oyunculuğa merakım vardı.
Kız kardeşimin oğlu Hakan Yufkacıgil de oyuncu oldu. Altın Portakal ödüllü kendisi. Bursa’da mahallî TV’ye program yapıyordum. Hakan, lise çağlarındayken onu sunucu olarak aldım.
Oradan sahne tozunu yuttu. İstanbul Üniversitesi’nde konservatuvarda okudu.”